Psikoloji deneyinde 30 yaşlarında 700 kişiye soruldu: Bilimsel bir buluş için zihninde şimşek çaktı dersek, bu kişi erkek midir, kadın mıdır? Ciddi istatistik analize, sağlam deney koşullarına uygun araştırmanın temel sonucu özetle: Eğer şimşek çaktıysa o bilimci erkektir, ona dâhi diyebiliriz. Ama kadın bilimci de zihinde şimşek çakmaz, onun buluşu zaman alır, zamanla olgunlaşır.
ABD Cornell ve Columbia üniversitelerinden Kristen Elmore ile Myra Luna-Luceronun önyargıları doğrulayan bu araştırması, 21. yüzyılın 20. yılında bilim dünyasında da cinsiyet ayrımının hâlâ aşılamadığını kanıtlıyor. Hem de dünyada bilimsel çalışmaların en yoğun yapıldığı ülkede: Erkeğe ilham şak diye, bir anda gelir, zihninde şimşekler çakar. Kadın ise nasıl bir bebeği 9 ay karnında taşıdıktan sonra doğurursa, sonra yıllarca beslerse, bilimsel fikri de evirir çevirir, zamanla olgunlaştırır. Bu yüzden dehâ ve dâhi denildiğinde erkek bilimciler akla gelir. Kadın bilimciler için bu sıfat kullanılmaz bile.
Patentte kadının adı az
Bu cinsiyetçi önyargıların, gerçek yaşama yansımasıyla ilgili olarak ABD Kadınlık Araştırmaları Enstitüsünün (IWPR) bir çalışması var. 2010 16 döneminde ABDde patent başvurularında birinci isim esasına göre 667 bin 500ünü erkekler, 221 binini kadınlar yapmış. Fark büyük. Ama iş, patent onayına gelince durum şu: Erkeklerde onay oranı yüzde 73. Kadınlarsa, başvurudaki azlıklarına rağmen başarılı: Yüzde 67 ile erkeklerin hemen arkasından geliyor.
Ama, işin aması var: ABDde halen yaşayan patentlerin yüzde 81inde hiç kadın bilimci adı yok. Kadın bilimcinin de yer aldığı patent oranı yüzde 19. Bunun da sadece 7.7sinde kadın bilimci birinci isim olarak yer alıyor. Veriler 2010 yılına aitse de aradan geçen 7 yılda anlamlı bir iyileşme olsaydı haberimiz olurdu (Ülkemizdeki durum ise, çok çok üzgün bir araştırma konusu olur).
Hedy Lamarrın kaderi
Patente başvurup patenti alan birinci ismin kadın olması bazen patentin aleyhine bile olabiliyor. Bunun, çok medyatik bir örneği şu sırada ABDde 1.5 saatlik belgesel film olarak gösterime girdi: Hedy Lamarrın Öyküsü.
1930 40larda dünyanın en güzel kadını diye tanınan ABDli sinema sanatçısı Hedy Lamarr, Nazilere silah satan kocasıyla katıldığı yemeklerde her halde dönemin en yenilikçi silahlarına dair konuşmalara tanık olmuştu. Kocasından ABDye kaçıp ünlü bir film yıldızı olduktan sonra radyo kontrollü güdümlü torpil fikrini, belli ki yıllarca zihninde evirip çevirip, George Antheil adlı piyanist ve besteci arkadaşıyla ortaklaşa bir patent başvurusuna dönüştürdü. 11 Ağustos 1942de patentini aldı. Ancak ordu, buluşla ilgilenmedi. Savaş koşulları, başka öncelikler vardı. Hem, binlerce erkek mühendisin aklına gelmeyen bir teknolojiyi bir artist mi düşünmüştü? Üstelik bir de kadın! Oysa Lamarrın patenti, eğer uygulansaydı Amerikan donanmasının savaş gücünü daha artıracaktı.
Patent 15 yıl sonra anlaşıldı
Hedy Lamarr, patentini yaşatmak için hukuki işlemlere girişmedi. Orduya bıraktı. Bu patent, 1950lerde transistör icat edilene kadar unutuldu. Ne zaman ki Silikon Vadisinde teknoloji kümelenmesi, yarı-iletkenler derken bir iletişim devrimi başladı, patent akla geldi. Bugün ceptellerdeki GSM, GPS, WiFi, Bluetooth işlemleri, hepsi Lamarrın patentiyle çalışıyor. Ama o, bir dâhi olarak tanınmıyor. Deminki psikoloji deneyine uygun bir sonuç bu. Belki yeni belgeselle gençler, ölümünden 17 yıl sonra onu bir dâhi olarak yeniden keşfeder?
Hatayı telâfi gayretleri var
ABDde teknoloji geliştirmede rol almış ama unutulmuş kadınlara dair yeni yayınlara iki örnek: 1960larda ırk ayrımcılığına rağmen NASAda çalışan siyah matematikçi kadınların gerçek öyküsünden, 3 kadına odaklanan bir film yapıldı (Gizli Sayılar). Film, kadınları STEM eğitimine heveslendirecek bir kaynak olarak beğenildi, 32 ödül aldı. Yeni çıkan 416 sayfalık bir kitapta ise isimsiz kadın matematikçilerin İkinci Savaştaki kod çözme öyküleri belgeleniyor (Code Girls).
Devir Patent Tescil Ofisi.
#patenthaber #markatescili #patent #patenttescili #tasarımtescili #devirpatent